16 Kasım 2014 Pazar

seni andık dün gece

aynı liseyi, o bilinen okulu paylaştık seninle, o zamanlar sanırım sadece bildik birbirimizi, o kadar. sonra facebook  çıktı, biz o liseden mezun olduktan nice sonra, sonra bildik bilmedik ekledik birbirimizi, pek çoklarını tanıştırdı diğerine facebook. orada kaynaştık seninle, buluştuk,aynı okulda farklı sıralarda otururken olmayacak şekilde. zamanı gelmiş bir arkadaşlık diyorum şimdi.
ama doğal, kesintisiz. diğerinin yaşamının içinde değilsin, olmayacaksın da belli, gizlenme saklanma ihtiyacın da yok. o kadar detaylı bilmedik diğerini, an gelince de sakınmadık duygularımızı, sözlerimizi... arpa ya da üzüm suyu eşliğinde kısa zamanlarda bolca anlattık.
gerçekten kaynaşmasaydık, diğerinin ya da okulun hatrına birbirine katlanacak iki kadın da değildik. az, eksik ama özdük. olduğumuz gibi, öyle güzeldik.  
bakma sen, enteresan hatıralarımız da oldu, bir tek yaşayanın bildiği, sırrımız da var bizim. 
ama sen aslı çetin, hayatımda yok gibi görünen, gayet var halinle, öyle birden, habersiz gidiverdin. iyi etmedin. kendimi düşünerek konuşuyorum tabii, sen gittin ya, her ölüm insanın bencilliğine en dokunandır aslında. bencil ya insan, benimki de o hesap. 
dert, hep olduğun gibi olmak değil miydi aslı çetin?
hatırlar mısın? o adada rakı içtiğimiz akşam, yemekten konu açılmıştı, sen ve diğerleri, hepiniz çok başarılı ve uzmandınız pişirme konusunda, maydonozla olan dertlerimi dile getirmiştim, kesmesi zor, öyle oluyor, böyle oluyor ama olmuyor diye, sen de bu kadar dertlenme ben sana hazırlar getiririm demiştin. ne isterdim şimdi sana onu hatırlatmayı. bi el atabilseydin benim maydonoz konusuna.
dünyadan yok olunca insan bedenleri çürüyor da, ruhları ve kendileri nereye gidiyor bilmiyorum. tek dileğim ve hep dileğim, annen ve babanın yanında olman, bize gülümseyerek. gerçekten ve içten gülmen, oralardan... oralar neresi ise.
hep gül, kocaman gül, yüreğin barış ve huzur dolu olsun.
gidiverdin dedim ama gitmedin henüz benden.yıllar yollar tüketmedik seninle...ama bi kaldın içimde.