5 Nisan 2014 Cumartesi

kimsesiz saatler

sabahın bu saatlerinde  pencereden içeri yansıyan ses azalır, sanki arabalar, insan, yaşam yok olur. donuk bir hal  bürür hayatı. biri "aa" dese ödünü koparacak sessizlik hakimdir.öğrenciliğimden beri severim bu saatleri. kimsesiz saatleri severim. pencereden kafanı uzatıp baktığında insanların ne yaşadığına dair yorum yapabileceğin çok fazla ışıklı ev yoktur bu saatlerde. yapacak bir şey yok gibi görünse de, başkalarına dair hayallere kapalı gibi olsa da, insanın içini, hayalini, kendini  sessizlikte büyüten saatlerdir bunlar. hayallenme ve yüzleşme saatleridir. ne gece ne sabahtır, kendin saatleridir.
biraz sonra martılar ve kargalar kendi şarkılarını söylemeye başlayacaklar, gerçekten çirkin sesleriyle. fakat o çirkin sesler de nasıl yerleşmiştir yaşamımıza. :) çirkin de güzeldir. hepsi görecedir.
hayatın mecburiyetlerinden çok yaşayamıyorum artık bu zaman dilimlerini, ancak geceye inancım baki, gece yalın ve gerçek, gece içine çekilip tutulası, gece yaşanılası, kalınası...
ezan okundu, kargalarla martıların zamanı geldi:)
 

across the universe dinleyin:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder