mehmet erdem, herkes aynı hayatta....
bugünlerde babamın “size haram para
yedirmedik” demesi sık sık aklıma geliyor. çocukluğumdan beri
duyarım, dürüst olmak, hak ve haram yememek, çalışıp kazanmak
kelime ve gruplarını çeşitli cümleler içerisinde duymuş
olduğum gibi, böyle büyüdüm, böyle yerleşti kafama. ne din ne
ahlak öğretisiydi, olması gerekendi. bugün hala olan aile
dostlarımızda da durum farklı değildi, insancıl, kıymet bilen,
çalışıp kazanmak dışında bir şey bilmeyen hatta dürüst
oldukları için o zaman bile başı belaya girmiş bir tomar insan,
böyleydi bizim köy, çalışan, güzel yürekli bir grup güzel
memur insandan oluşuyordu.
henüz hak-haram kavramlarını çok da
bilmediğim dönemde memleket özgürleşmeye başlamıştı,
kardeşimin doğduğu yıllar. liberal rüzgar esiyor, yokluk varlığa
dönüşüyor, yoklar çok oluyordu, ne güzeldi kimilerince... ancak
insanların ruhunu, etik ve ahlak değerlerini de gevşetmişti bu
birden gelen özgürlük.biz büyüdük az biraz bu
sırada..öğrendiklerimizle yaşanan çatışmaya başladı.
baştakilerin kendileri olduğu kadar yakın akrabaları da
zenginleşmeye başladı. o zaman sadece bir iki haber kaynağı olan
basılı kağıtlardan okuyorduk olanları, çok anlamasak da yıkım
başladı içimizde, erdem, şeref, namus, hak kelimelerinin çoklu
ve yoklu anlamlarını öğrenmeye başladık. demek herkes çalışıp
kazanmıyordu.
zamanla...zenginleşen kesim yüzde
olarak azalırken, kendi içlerinde zenginlerin kazandıklarının
yüzdesi arttı. yol, hastane vb. yatırımları kendilerine
döndürdüler, fayda maksimizasyonu yaptılar. onların kazanç
eğrisi hızla yükselirken bizim umut eğrimiz aşağı doğru
seyretmeye başladı.
yine de umut vardı. giderlerdi, böyle
olmazdı, hak-hukuk vardı.
gel zaman git zaman masal güzelleşmedi. hiçbir zaman bilmediğim ırk, din ayrımları da çıkmaya başladı, ne vardı o benimle aynı mezhepten, ırktan
değilse? ötekileştik, kategorize oldu insanlar. biz (ben ve türevlerim) o sırada hala
tarih kitaplarından okuduklarımızı gerçek sayıyorduk,
alternatif kaynağımız da yoktu, bir şeyler bilen ailelerimiz de
sessiz modundaydı, yaşadıklarından sonra zarar görmememiz
adına. özgürleşmeden önceki memleket tarihi de masum değildi
ki, acılıydı bu toprak başından beri.
çok zenginleşenlerin de yardımıyla
zihinler iyice fakirleştirildi. din aracı kurum oldu, insanın
maneviyatı ile oynama kurumu. inanç sömürüldü, sömürüldükçe sorgu azaldı.
biz daha da büyüdük bu arada,
zihinlerin, insanların çaresizce nasıl küçüldüğünü gördük. anne babamız maaşının büyük kısmını vergiye bağışlarken
onların dört katını kazanan, kazanmamış gibi gösterip vergi
ödemeyerek ruhu ve cebi rahat yaşayan insanlara tanık oldum(k). fazla normalleşti çalmak,
fazla değersizleşti iyi ve dürüst olmak. kuşak olarak tam tutunamayanlar olduk, düzlükte
büyümüştük, karşımıza gelen çok virajlı, kıvrımlı,
dansöz bir hayattı. biz başka tarlada büyüdük demeye başladım.
uzatmayacağım (uzatabilirim zira bol miktarda alt başlık var yazabileceğim)...geldik, vardık bugünlere...geçmişlerin ruhlarına bela bir dua ile.
uzatmayacağım (uzatabilirim zira bol miktarda alt başlık var yazabileceğim)...geldik, vardık bugünlere...geçmişlerin ruhlarına bela bir dua ile.
helalden bahseden haramı azamide
yaşıyor. meşhur, sürekli belirtilen yüzdeler sormuyor hiçbir
şey. sormayı seven bir toplum değiliz ki. zaten unutturulmuş bir
kavram. neden başka birisinin kendi adlarına karar
vermesini bu kadar çok istiyorlar? neden bu kadar çok inanmak
ihtiyacı içerisindeler? neden üstün ırk ve din hallerindeler? allah'ı neden harama bu kadar ortak ediyorlar?
son yılların en sıcak mevsimi derler
ya, son yılların en depresif mevsimlerini yaşıyoruz. ardışık
sayı gibi peşi sıra geliyor, seri depresif haldeyiz bir kısım.
çok dağınık yazdım, biliyorum.
sonuç olarak ne matematiği yeniden
öğrenebilirim ( 30'u 0 sayamam) ne doğrularımı eritebilirim. özünü gömemiyorsun, gömüp üzerine toprak atamıyorsun.
umutsuzluk eğrim durmadan yükseliyor,
okuduğum iktisat da yalan. bu memlekette bildiğin her doğru yalan.
“size haram para yedirmedik” diyen
babam doğru.
her gece yattığında iyi ki yaşadım
demek, aldığın nefese şükretmek doğru.
bu kadar mal mülk peşinde koşmak,
kendi zevkin peşinde koşarken hak yemek, zannımca çok yanlış.
o hep sığınılan dinler...zannımca daha da yanlış. başka birinin söylemesine
gerek yok, iyi ol, bu kadar basit.
özgürlük bu toprağa, bu toprak da bana ağır.
"herkes aynı hayatta, kendini bir şey sanma."
özgürlük bu toprağa, bu toprak da bana ağır.
"herkes aynı hayatta, kendini bir şey sanma."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder