2 Mart 2014 Pazar

aklıma takılan

mehmet erdem, herkes aynı hayatta....

bugünlerde babamın “size haram para yedirmedik” demesi sık sık aklıma geliyor. çocukluğumdan beri duyarım, dürüst olmak, hak ve haram yememek, çalışıp kazanmak kelime ve gruplarını çeşitli cümleler içerisinde duymuş olduğum gibi, böyle büyüdüm, böyle yerleşti kafama. ne din ne ahlak öğretisiydi, olması gerekendi. bugün hala olan aile dostlarımızda da durum farklı değildi, insancıl, kıymet bilen, çalışıp kazanmak dışında bir şey bilmeyen hatta dürüst oldukları için o zaman bile başı belaya girmiş bir tomar insan, böyleydi bizim köy, çalışan, güzel yürekli bir grup güzel memur insandan oluşuyordu.
henüz hak-haram kavramlarını çok da bilmediğim dönemde memleket özgürleşmeye başlamıştı, kardeşimin doğduğu yıllar. liberal rüzgar esiyor, yokluk varlığa dönüşüyor, yoklar çok oluyordu, ne güzeldi kimilerince... ancak insanların ruhunu, etik ve ahlak değerlerini de gevşetmişti bu birden gelen özgürlük.biz büyüdük az biraz bu sırada..öğrendiklerimizle yaşanan çatışmaya başladı. baştakilerin kendileri olduğu kadar yakın akrabaları da zenginleşmeye başladı. o zaman sadece bir iki haber kaynağı olan basılı kağıtlardan okuyorduk olanları, çok anlamasak da yıkım başladı içimizde, erdem, şeref, namus, hak kelimelerinin çoklu ve yoklu anlamlarını öğrenmeye başladık. demek herkes çalışıp kazanmıyordu.
zamanla...zenginleşen kesim yüzde olarak azalırken, kendi içlerinde zenginlerin kazandıklarının yüzdesi arttı. yol, hastane vb. yatırımları kendilerine döndürdüler, fayda maksimizasyonu yaptılar. onların kazanç eğrisi hızla yükselirken bizim umut eğrimiz aşağı doğru seyretmeye başladı.
yine de umut vardı. giderlerdi, böyle olmazdı, hak-hukuk vardı.
gel zaman git zaman masal güzelleşmedi. hiçbir zaman bilmediğim ırk, din ayrımları da çıkmaya başladı, ne vardı o benimle aynı mezhepten, ırktan değilse? ötekileştik, kategorize oldu insanlar. biz (ben ve türevlerim)  o sırada hala tarih kitaplarından okuduklarımızı gerçek sayıyorduk, alternatif kaynağımız da yoktu, bir şeyler bilen ailelerimiz de sessiz modundaydı, yaşadıklarından sonra zarar görmememiz adına. özgürleşmeden önceki memleket tarihi de masum değildi ki, acılıydı bu toprak başından beri.
çok zenginleşenlerin de yardımıyla zihinler iyice fakirleştirildi. din aracı kurum oldu, insanın maneviyatı ile oynama kurumu. inanç sömürüldü, sömürüldükçe sorgu azaldı.
biz daha da büyüdük bu arada, zihinlerin, insanların çaresizce nasıl küçüldüğünü gördük. anne babamız maaşının büyük kısmını vergiye bağışlarken onların dört katını kazanan, kazanmamış gibi gösterip vergi ödemeyerek ruhu ve cebi rahat yaşayan insanlara tanık oldum(k). fazla normalleşti çalmak, fazla değersizleşti iyi ve dürüst olmak. kuşak olarak tam tutunamayanlar olduk, düzlükte büyümüştük, karşımıza gelen çok virajlı, kıvrımlı, dansöz bir hayattı. biz başka tarlada büyüdük demeye başladım.
uzatmayacağım (uzatabilirim zira bol miktarda alt başlık var yazabileceğim)...geldik, vardık bugünlere...geçmişlerin ruhlarına bela bir dua ile.
helalden bahseden haramı azamide yaşıyor. meşhur, sürekli belirtilen yüzdeler sormuyor hiçbir şey. sormayı seven bir toplum değiliz ki. zaten unutturulmuş bir kavram. neden başka birisinin kendi adlarına karar vermesini bu kadar çok istiyorlar? neden bu kadar çok inanmak ihtiyacı içerisindeler? neden üstün ırk ve din hallerindeler? allah'ı neden harama bu kadar ortak ediyorlar?
son yılların en sıcak mevsimi derler ya, son yılların en depresif mevsimlerini yaşıyoruz. ardışık sayı gibi peşi sıra geliyor, seri depresif haldeyiz bir kısım.
çok dağınık yazdım, biliyorum.
sonuç olarak ne matematiği yeniden öğrenebilirim ( 30'u 0 sayamam) ne doğrularımı eritebilirim. özünü gömemiyorsun, gömüp üzerine toprak atamıyorsun.
umutsuzluk eğrim durmadan yükseliyor, okuduğum iktisat da yalan. bu memlekette bildiğin her doğru yalan.
“size haram para yedirmedik” diyen babam doğru.
her gece yattığında iyi ki yaşadım demek, aldığın nefese şükretmek doğru.
bu kadar mal mülk peşinde koşmak, kendi zevkin peşinde koşarken hak yemek, zannımca çok yanlış.
o hep sığınılan dinler...zannımca daha da yanlış. başka birinin söylemesine gerek yok, iyi ol, bu kadar basit.
özgürlük bu toprağa, bu toprak da bana ağır.
"herkes aynı hayatta, kendini bir şey sanma."








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder